Randevu Alın
Vaka Notu: Kalbim Değil, Zihnim Çarpıyordu
29 yaşındaki bir kadın danışan, ilk görüşmemize bir acil servis macerasının ardından geldi. Son üç ayda dört kez acile başvurmuştu. Göğsünde sıkışma, nefes alamama hissi, çarpıntı, baş dönmesi… Her defasında kalp krizi geçirdiğini sanmış, ancak yapılan tüm tetkikler normal çıkmıştı.
Konuşmaya başladığımızda, “Bir anda geliyor, hiçbir sebep yokken. Öleceğimi sanıyorum” dedi. Anlattığı tablo oldukça tipikti: panik atak. Ama onun için yaşadığı şey, soyut bir “atak” değil, çok somut ve ürkütücü bir deneyimdi.
Görüşmelerimizde önce bedenini tanımasını, tepkilerini anlamasını sağladık. Panik bozukluk yaşayan bireylerin çoğu, aslında zihinsel yüklerini bedensel olarak taşımaya başlarlar. O da fark etmeden yıllardır bastırdığı yoğun kaygıyı, kontrol edemediği fiziksel belirtilerle yaşıyordu.
İlk dönemde ataklar hâlâ devam etti. Ancak nefes egzersizleri, tetikleyicilerin fark edilmesi ve bilişsel yeniden yapılandırma teknikleriyle birlikte, danışanım yavaş yavaş “atak geldiğinde korkmamak” duygusunu kazanmaya başladı. Çünkü artık neyle savaştığını biliyordu.
Bugün hâlâ zaman zaman yoğun kaygı yaşadığı anlar oluyor ama artık bu durumu yönetebileceğini biliyor. En önemli değişimi ise şu cümlesinde gizliydi:
“O ataklar artık bana zarar verecek bir şey gibi gelmiyor, sadece beni bir şeylere çağırıyor.”